10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...
Bir dönem, çok kıymet verilen, onlarsız adım atılmayan etkinlikler, toplantılar, projeler.
Mesleğe başladığımız yıllarda, basın gerçekten güçlüydü. Özellikle yerel basın özgür habercilik yapıyor ve yaptığı haberlerle kent gündemini belirliyordu.
Ne mi oldu?
Önce, basına tanınan imtiyazlar ortadan kaldırıldı. Sonra ise kurumlardan, basın emekçilerine bir nevi mobbing uygulandı.
Nasıl mı?
Kimi zaman kurum ve kuruluşlara girişleri yasaklandı, kimi zaman ise toplantılarda hakaretlere maruz kalındı.
Eskiden, bir basın çalışanına en küçük tepki de, basın emekçileri kamera ve fotoğraf makinesi bırakır, basına saygısızlık yapan kişi, kurum veya kuruluşun haberlerine 'ambargo' uygulanırdı.
Sonrasında ise genellikle basın emekçilerinden ve basından özür dilenene kadar veya yapılan yanlış uygulamalar ortadan kalkana kadar ambargo devam ederdi.
Ne mi oldu?
Geçmişte paralı haber denilirdi, sonrasında adı abonelik oldu ve gazetecilerin adından '1000 liraya, 1500 liraya haber yazan tutmalar' diye bahsedildi alkol masalarında.
Hatta daha da ileri gidilip, devasa bütçelerinden birkaç bin lira daha aktarıp istedikleri gibi at koşturacaklarını bile dile getiren hadsizler oldu.
Siyasetçiler ve yerel yöneticiler basından adeta kaçıyor.
'Aman bi talepleri olur' korkusuyla, bugün basın kentin yöneticilerinden en zor randevu alanlar listesinde ilk sıralara oturdu.
Halbuki öylemiydi;
Gazeteci yöneticileri ziyaret etmese, yöneticiler gazeteye uğrardı. Sohbet ederdi, kent için bilgi alışverişinde bulunulurdu.
Eskiden, gazetecinin kalemi kılıç olurdu, şimdi ise kalemler, yerel yönetimlerde kendini bilmez hadsizlerin kılıcı oldu.
Niye mi?
Çünkü kendilerinin işine gelen basın kuruluşlarına veya gazetecilere para aktardılar, işlerine gelmeyeni ama doğru bildiklerini belgeleriyle yazanların ise üzerini çizdiler.
Belgeli habercilik yapın diye ahkam kesenler, belgeler ortaya çıktığında başka uydurma bahanelerin ardına sığındılar. Sırf beceriksizliklerini örtmek için... Kılavuzu karga olanın sıkıntısı bitmezmiş!..
Gelelim bu güne...
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle, tüm yerel yöneticilerden gelen övgü dolu sözler... Değerini, 1000-1500 TL ile ölçtükleri şerefli mesleğe ardı arkası kesilmeyen övgüler.
Kutlama toplantısı diyerek düzenledikleri toplantıda, basın yayın organlarına ve gazetecilere yönelik hakaretleri arkalarında bırakarak...
Şunu unutmayın ki; siz elinizdeki imkanları sonuna kadar kullanın ki, o imkanlar babanızın evinden getirdiğiniz değil, halkın size hizmet için tanıdığı imkanlar.
Bu kentte liyakatsız, beceriksiz ekiplerle hareket edenler, kent tarihinde kirli harflerle anılacaktır.
Nasıl mı?
Halen gazetecilik yaparak ayakta duran ve bildiği doğruyu, hiç kimseye boyun eğmeden yazmaya devam ederek. Hem de kişi, kurum, kuruluş ayırtetmeksizin...
Şimdi bırakın 'Basın zor dönemden geçiyor' çığırtkanlığını ve TİMSAH GÖZYAŞLARINI...
FACEBOOK YORUMLAR