Arkadaşlar, dostlar, kapı komşuları, yoldan gelen geçen ey güzel insanlar, önce hepini(mi)zin sağlığı önemli. Son iki ayda yaşadığımız korona virüslü günlerde yeniden öğrendik ki bu dünyada birlikte yaşıyoruz. Birlikte yaşamanın da bazı kuralları vardır. Bu kurallar insanın insan olması ile başlamış ve birçok zorlu çatışmalar ile bugüne Dünya’da ki birçok yönetim şekillerine kadar gelebildik. Küçük aileden kılanlara, kabile toplulukları, aşiretler, köyler şehirler ve devlet sistemlerine kadar birçok devlet ve devletler toplulukları oluşturuldu. Helen bazı devletlerde Suudi Arabistan ve körfez krallıklarında olduğu gibi kraliyet aileleri ülkenin sahibi ve yönetimi aile bireyleri belirler, diğer insanların söz hakkı ve yönetimi iyileştirme hakkı yoktur. Bazılarında İngiltere, Japonya, Belçika gibi gelişmiş ülkelerde kraliyet aileleri sembolik öneme sahip devleti temsil ederler, bazı ülkelerde cumhuriyet adı altında totaliter kontrol sitemi vardır, bazılarında adı var kendisi olmayan yapılar var. Atatürk Cumhuriyeti ve bazı batı ülkelerinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ifadesi ile serbest seçimler yapılır ve Meclisler halk adına sürekli toplumsal sözleşmeyi yenilerler. Bizlerde TBMM hepimizin adına toplumsal sözleşme kuralları oluştursun diye aralıklarla seçimler yaparak yasa yapması için vekillerimizi seçeriz. Bazen hakkımızda alınan kararları benimsemesek bile alınan karara uymak zorundayız. Bu arada itiraz nedenimizi ve alternatiflerimizi de demokratik yollarla belirmek zorundayız.
23 Nisan Çocuk Bayramı Bir Egemenliği Bilinçli Kullanma Bayramıdır
Bu gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı. Köydeki ilk 23 Nisan gösterilerine hazırlanmamı, toplumun önünde okuyacağım şiirimi ve temsili tiyatro oyunumu ve bunun bana kazandırdıklarını şimdi bakınca daha iyi anlıyorum. Dünyada başka örneği yoktur ki devletin gelecekteki işleyişini geleceğin büyükleri olan çocuklara bayram kutlaması anlayışı ile emanet etmektedir. Üç kıtada etki alanı oluşturmuş ancak son dönemlerinde iç-diş ve dünyadaki bilimsel, askeri ve sosyal gelişmelere ayak uyduramadığı için yıkılan Osmanlı imparatorluğunun son kalesi olan Anadolu toprağı üzerinden kurulan yeni devlet yönetim işleyişini “egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir” diyor.
Atatürk’ün mesajı bütünlüklü analiz edildiğinde çocuklara egemenliğin ne anlama gelmesi gerektiğinin yaşlarının erken dönemlerinde kavramalarını sağlatmak istemektedir. Biz ilkokul yıllarında yurttaşlık bilgisi dersinde bu değerleri öğrenmiştik.
Yurttaşlar Sözleşmesi Temel İnsani Hakları Ve Özgürlükleri Kısıtlamamalıdır
Bir tarım ve din devleti olan Osmanlının yıkılması sonrası kurtuluş savaşı sonrası kurulan devletin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, yurdu yeniden inşasındaki özgürlük ve demokrasi anlayışını öne çıkaracak anlayışını temelde Fransız aydınlanmacı Jean-Jacques Rousseau dan esinlenmiştir. Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” kitabında ağırlıklı olarak milletin egemenliğini üstün tutarak, bunun genel irade ile yapılan toplumsal bir sözleşmeyle temellendirilmesini vurgulamaktadır. Egemenliğin toplum olarak yönteminin temsilcilere bırakılacağını ancak iradenin kişisel olduğu vurgulanmaktadır. İnsanların eşitliği ve temel özgürlüklerinin kişilerin iradesinde oluğu ancak birlikte yaşamanın sözleşmesi olan anayasalarda bu hakların korunmasını savunmuştur.
Demokrasi Adına Yetki İsteyenler, Yetki Aldıkları İnsanlara Açık Hesap Verebilmelidirler
Kişileri toplumsal karar alma süreçlerine eşit yurttaş olarak bilinç ile katılımı önemlidir. Bu bağlamda bilinçle yetkinin verildiği vekil ve meclislerde aynı bilinçle sorumluluklarını yerine getirmesi istemek ve takipçisi olmak da önemlidir. Karar alma süreçlerine bilinç ve kendi iradesi içinde davranmıyorsa insan ve yurttaş olma şartlarını kavramamış ve kaybetmiş demektir. 21 yüzyılda artık insanın bir kaç bin yıllık eğitim ve kültürel birikimi yanında yönetimlerin öğretileri ile insanın insan olarak bilinçle içinde mensubu bulunduğu toplum ile toplumsal sözleşme imzalarken kimsenin egemenliğin altında değil, egemenliği halk adına yönetmek üzere devretmeyi benimserler. Yöneticiler ve yetki talebinde bulunanlarda bu bilinçle bizlerden yetki istemelerini bekliyoruz.
İnsanların egemenliğini oy yolu ile alıp onların araçsallaştırılması da artık son bulmalı. Gelişmiş toplumlarda olduğu gibi her alanda yetki istenen biz yurttaşlara hesap vermek, bizim bilgimize sık sık başvurarak bizlerinde bilgisi dâhilinde dönemsel projeler üreterek bizim adımıza yasa ve yönetmenlik yapmaları artık daha yüksek sesle talep edilmektedir.
Herkes için başta temel insan hak ve özgürlükleri, barınma beslenme ve sağlık için uygun koşulların oluşturması milli iradenin oluşturulduğu 100 yılda daha çok talep edilmektedir.
İnsanın insanı ne ezdiği, ne de kendini ezdirdiği, otoriter ve totaliter anlayışlardan uzak bir anlayış/yaşamın insan ve çocuk için sürekli bayramı olması en büyük dileğimizdir. Bu anlayışla egemenliğin millet adına TBMM’sine devredilişinin yıl dönümü olan 23 Nisan günleri bütün insanlar tarafından içtenlikle benimsenmesi dileği ile.
Yaşadığımız koran virüs nedeniyle bu yıl 100. kuruluş yıldönümünü kutladığımız mili egemenlik günü ve 23 Nisan Çocuk Bayramını zorunu nedenlerden dolayı açık alanlarda kutlayamamaktayız. İnşallah çocuklarımız gelecek yıllarda daha coşkulu kutlarlar.
FACEBOOK YORUMLAR