"Virüse bağlı gözde konjonktivit vakaları görüldü"
Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, virüse bağlı olarak gözde pembeleşme, hafif kızarıklık ve sulanma ile oluşan konjonktivit vakaları görüldüğünü belirtti.
07 Ekim 2020 - 13:09
Prof. Dr. Altan Atakan Özcan yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm dünyada 280 milyon kişinin görme engeli yaşadığını ve yüzde 80'inin erken müdahale ile görme sorununa çözüm bulunabileceğine dikkat çekerek, göz sağlığının ihmal edilmemesi ve en az yılda bir olmak üzere düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçilmesi uyarısında bulundu.
Görme kusurlarının gelişmekte olan ülkelerde ve yoğun yaşlı nüfusta daha çok rastlandığını belirten Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, "Rakamlara göre ülkemizde de her bin kişiden 3'ünde görme engeli var.
İnsanların yaşam sürelerinin uzamasıyla kronik hastalıklar ve temelde bunların neden olduğu göz rahatsızlıkları da artıyor. Oysa görme kaybına neden olan hastalıkların erken tanısı ve tedavisi ile körlük oranlarını da düşürmek mümkün" diye konuştu.
KÖRLÜĞÜN ÖNDE GELEN NEDENİ KATARAKT
Önlenebilir körlüklerin en önde gelen nedeninin göz merceğinin kalınlaşması ile kendini gösteren katarakt olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özcan, "Bu hastalığın tedavisi cerrahidir. 40 yaşından itibaren düzenli kontrole gidilmesi önemli. Kataraktın görme düzeyini belli bir seviyede azalttığı tespit edilirse ameliyat gerekir. Tedavinin başarı şansını artırmak ve kişinin hayat kalitesini bozmamak için ameliyatın uzun yıllar geciktirilmemesi önerilir" şeklinde konuştu.
Özcan, halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonunun da 50 yaşın üzerindekilerde rastlanan ve geri dönüşsüz görme kaybına yol açan önemli bir etken olduğunu ifade ederek, "Erken evrede tanı konması halinde hastalığın ilerlemesi yavaşlatılıyor. Ancak ileri evrede tespit edilmesi o vakte kadar oluşan görme kaybının geri kazanılması ihtimalini zorlaştırıyor" dedi.
GLOKOM SİNSİ İLERLİYOR
Daha çok göz tansiyonu olarak anılan glokomun çok sinsi ilerlediğini ancak 40'lı, 50'li yaşlardan itibaren bulgu verdiğini kaydeden Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, şöyle devam etti:
"Kişi hastalığını göz siniri bozulduğu için görme düzeyini azalma olduğunda fark eder ancak glokomun ileri evrede olduğunun bir göstergesidir. Erken dönemde tespit edilirse uygun tedavi ile göz sinirine olan hasar azaltılabilir. Ailesinde glokom olan bir kişinin bu konuda özellikle çok dikkatli olması gerekir."
KAN ŞEKERİ KONTROL ALTINDA OLMALI
Diyabeti olan kişilerin kan şekerini kontrol altında tutmasının göz sağlığı açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Özcan, "Diyabet nedeniyle görme etkilenmeye başladığında lazer ve göz içine yapılan bir takım ilaçlar ile var olan tablonun kötüleşmesi önlenebilir. Bu nedenle erken tanı önemlidir ve şeker hastalığı tanısı olan hastaların düzenli olarak göz hekimine gitmesi gerekir" dedi.
Bebeklerde ve çocuklarda da görme kaybına yol açan hastalıklar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, şunları söyledi:
"Bebeklerde her iki gözden gelecek olan duysal uyaranların beyne düzgün iletimi çok önemlidir. Eğer küçük bir çocuğun gözlerinden biri veya her ikisi beyne keskin ve yeterli görüntüler yollayamaz ise, çocuğun görme potansiyeli kalıcı olarak azalabilir. Erken doğuma bağlı sorunlar ya da katarakt, miyopi veya hipermetropi gibi kırma kusurlarının erken tespiti ile göz tembelliği oluşmadan sorunların çözülmesi mümkün olabiliyor. Erken tanı ve uygun tedavinin başlatılması, görmenin ve vücut dengesinin sağlanması, göz ve motor koordinasyonun gelişmesi ve psikolojik gelişim ve başarılı bir öğrenim hayatı açısından çok önemlidir."
Pandemi döneminde Covid-19 virüsünün göze etkisinin de sıkça gündeme geldiğini ifade eden Prof. Dr. Özcan, "Virüse bağlı olarak gözde pembeleşme, hafif kızarıklık ve sulanma ile oluşan konjonktivit vakaları görüldü. Her konjonktivit, Covid-19 virüsüne bağlı değil ancak önemli bir belirti. O nedenle konjoktivit görülen hastalarda, Covid-19 acısından hastalığın vücutta oluşturduğu diğer semptomlar da mutlaka araştırılmalı" diye konuştu.
Görme kusurlarının gelişmekte olan ülkelerde ve yoğun yaşlı nüfusta daha çok rastlandığını belirten Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, "Rakamlara göre ülkemizde de her bin kişiden 3'ünde görme engeli var.
İnsanların yaşam sürelerinin uzamasıyla kronik hastalıklar ve temelde bunların neden olduğu göz rahatsızlıkları da artıyor. Oysa görme kaybına neden olan hastalıkların erken tanısı ve tedavisi ile körlük oranlarını da düşürmek mümkün" diye konuştu.
KÖRLÜĞÜN ÖNDE GELEN NEDENİ KATARAKT
Önlenebilir körlüklerin en önde gelen nedeninin göz merceğinin kalınlaşması ile kendini gösteren katarakt olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özcan, "Bu hastalığın tedavisi cerrahidir. 40 yaşından itibaren düzenli kontrole gidilmesi önemli. Kataraktın görme düzeyini belli bir seviyede azalttığı tespit edilirse ameliyat gerekir. Tedavinin başarı şansını artırmak ve kişinin hayat kalitesini bozmamak için ameliyatın uzun yıllar geciktirilmemesi önerilir" şeklinde konuştu.
Özcan, halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonunun da 50 yaşın üzerindekilerde rastlanan ve geri dönüşsüz görme kaybına yol açan önemli bir etken olduğunu ifade ederek, "Erken evrede tanı konması halinde hastalığın ilerlemesi yavaşlatılıyor. Ancak ileri evrede tespit edilmesi o vakte kadar oluşan görme kaybının geri kazanılması ihtimalini zorlaştırıyor" dedi.
GLOKOM SİNSİ İLERLİYOR
Daha çok göz tansiyonu olarak anılan glokomun çok sinsi ilerlediğini ancak 40'lı, 50'li yaşlardan itibaren bulgu verdiğini kaydeden Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, şöyle devam etti:
"Kişi hastalığını göz siniri bozulduğu için görme düzeyini azalma olduğunda fark eder ancak glokomun ileri evrede olduğunun bir göstergesidir. Erken dönemde tespit edilirse uygun tedavi ile göz sinirine olan hasar azaltılabilir. Ailesinde glokom olan bir kişinin bu konuda özellikle çok dikkatli olması gerekir."
KAN ŞEKERİ KONTROL ALTINDA OLMALI
Diyabeti olan kişilerin kan şekerini kontrol altında tutmasının göz sağlığı açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Özcan, "Diyabet nedeniyle görme etkilenmeye başladığında lazer ve göz içine yapılan bir takım ilaçlar ile var olan tablonun kötüleşmesi önlenebilir. Bu nedenle erken tanı önemlidir ve şeker hastalığı tanısı olan hastaların düzenli olarak göz hekimine gitmesi gerekir" dedi.
Bebeklerde ve çocuklarda da görme kaybına yol açan hastalıklar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Altan Atakan Özcan, şunları söyledi:
"Bebeklerde her iki gözden gelecek olan duysal uyaranların beyne düzgün iletimi çok önemlidir. Eğer küçük bir çocuğun gözlerinden biri veya her ikisi beyne keskin ve yeterli görüntüler yollayamaz ise, çocuğun görme potansiyeli kalıcı olarak azalabilir. Erken doğuma bağlı sorunlar ya da katarakt, miyopi veya hipermetropi gibi kırma kusurlarının erken tespiti ile göz tembelliği oluşmadan sorunların çözülmesi mümkün olabiliyor. Erken tanı ve uygun tedavinin başlatılması, görmenin ve vücut dengesinin sağlanması, göz ve motor koordinasyonun gelişmesi ve psikolojik gelişim ve başarılı bir öğrenim hayatı açısından çok önemlidir."
Pandemi döneminde Covid-19 virüsünün göze etkisinin de sıkça gündeme geldiğini ifade eden Prof. Dr. Özcan, "Virüse bağlı olarak gözde pembeleşme, hafif kızarıklık ve sulanma ile oluşan konjonktivit vakaları görüldü. Her konjonktivit, Covid-19 virüsüne bağlı değil ancak önemli bir belirti. O nedenle konjoktivit görülen hastalarda, Covid-19 acısından hastalığın vücutta oluşturduğu diğer semptomlar da mutlaka araştırılmalı" diye konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR