Talesemi, koruyucu önlemlerle engellenebilir
Mersin Talasemi ve Orak Hücre Anemi Derneği (METODER) Başkanı Dr. Ali Tamam, Akdeniz Anemisi’nin önlenmesinde en önemli yöntemin koruyucu önlemler almak ve hasta bebek doğumunun önüne geçmek olduğunu belirterek, "Taşıyıcıların tespiti için özellikle evlilik öncesi tarama yapılması, iyi genetik danışmanlık hizmeti verilmesi, doğum öncesi tanı yöntemleri ve eğitim ile hastalığın önlenmesi sağlanabilecektir" dedi.
10 Mayıs 2020 - 01:44
Tamam, en önemli sağlık sorunlarından biri olan Akdeniz Anemisi'nin (talesemi) sağlıklı görünen taşıyıcılar ile genetik olarak nesiller boyu taşındığını ve göçlerle yayıldığını söyledi. Bu hastalığın Türkiye'de ilk defa 1950’li yıllarda Mersin Devlet Hastanesi’nde iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Muzaffer Aksoy tarafından Mersin’de tespit edildiğini hatırlatan Tamam, özellikle akraba ve kapalı toplum evliliklerinde daha sık görüldüğüne dikkat çekti.
Akdeniz Anemisi taşıyıcılarının tamamen sağlıklı bireyler olduğunu ve ancak kendileri gibi taşıyıcı bir bireyle evlendiklerinde her gebelikte yüzde 25 oranında hasta çocuk dünyaya getirme imkanı bulunduğunu belirten Tamam, "Bu nedenle taşıyıcılığın bilinmesi çok önemlidir. Taşıyıcılık hastalık olmayıp, taşıyıcı bireyler fiziksel ya da zihinsel olarak geri değildir. Akdeniz Anemisi hastası, yaşam boyu hastane ile bağını sürdürmek durumundadır. İlk tanı konulduktan sonra 3-4 haftada bir 2-3 ünite kan nakline gereksinim duyarlar. Bu hastalarımız için kan nakli zorunlu olduğundan kan bağışları ayrı bir önem kazanmakta, sürekli nitelikli kan temini ciddiyetini korumaktadır" ifadelerini kullandı.
Akdeniz Anemisi'nin pahalı ve bir o kadar da hasta ve ailesi için zor ve yıpratıcı bir süreç olduğuna dikkat çeken Tamam, "Ancak önceden önlem alarak önlenebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Hastalarımıza kan nakli dışında uygulanması zorunlu olan ek tıbbi tetkik ve tedavi yöntemleri ile birlikte ortaya çok yüksek bir maliyet çıkmaktadır. Yeni hasta bebek doğumunu önlemekle yapılacak tasarrufla, mevcut hastalarımızın daha iyi tedavi almaları, iş ve sosyal problemlerinin çözülmesi ile daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları yanında başka toplumsal sosyal sorunların çözümüne de katkı sağlanabilecektir" diye konuştu.
Akdeniz Anemisi’nin önlenmesinde en önemli yöntemin koruyucu önlemler almak ve hasta bebek doğumunun önüne geçmek olduğunu dile getiren Tamam, şöyle devam etti: "Taşıyıcıların tespiti için özellikle evlilik öncesi tarama yapılması, iyi genetik danışmanlık hizmeti verilmesi, doğum öncesi tanı yöntemleri ve eğitim ile hastalığın önlenmesi sağlanabilecektir. Dünyada yaklaşık 300 milyonun üzerinde taşıyıcı mevcuttur ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 400 binin üzerinde hasta çocuk dünyaya gelmektedir.
Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığının verilerine göre, Akdeniz Anemisi sıklığı ne yazık ki yüksektir. Ülkemizde 5 bin 500 civarında hastamız bulunmaktadır ve bu sayının göçler ve yeni doğumlarla birlikte 7-8 bin civarında olduğunu tahmin etmekteyiz."
Akdeniz Anemisi taşıyıcılarının tamamen sağlıklı bireyler olduğunu ve ancak kendileri gibi taşıyıcı bir bireyle evlendiklerinde her gebelikte yüzde 25 oranında hasta çocuk dünyaya getirme imkanı bulunduğunu belirten Tamam, "Bu nedenle taşıyıcılığın bilinmesi çok önemlidir. Taşıyıcılık hastalık olmayıp, taşıyıcı bireyler fiziksel ya da zihinsel olarak geri değildir. Akdeniz Anemisi hastası, yaşam boyu hastane ile bağını sürdürmek durumundadır. İlk tanı konulduktan sonra 3-4 haftada bir 2-3 ünite kan nakline gereksinim duyarlar. Bu hastalarımız için kan nakli zorunlu olduğundan kan bağışları ayrı bir önem kazanmakta, sürekli nitelikli kan temini ciddiyetini korumaktadır" ifadelerini kullandı.
Akdeniz Anemisi'nin pahalı ve bir o kadar da hasta ve ailesi için zor ve yıpratıcı bir süreç olduğuna dikkat çeken Tamam, "Ancak önceden önlem alarak önlenebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Hastalarımıza kan nakli dışında uygulanması zorunlu olan ek tıbbi tetkik ve tedavi yöntemleri ile birlikte ortaya çok yüksek bir maliyet çıkmaktadır. Yeni hasta bebek doğumunu önlemekle yapılacak tasarrufla, mevcut hastalarımızın daha iyi tedavi almaları, iş ve sosyal problemlerinin çözülmesi ile daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları yanında başka toplumsal sosyal sorunların çözümüne de katkı sağlanabilecektir" diye konuştu.
Akdeniz Anemisi’nin önlenmesinde en önemli yöntemin koruyucu önlemler almak ve hasta bebek doğumunun önüne geçmek olduğunu dile getiren Tamam, şöyle devam etti: "Taşıyıcıların tespiti için özellikle evlilik öncesi tarama yapılması, iyi genetik danışmanlık hizmeti verilmesi, doğum öncesi tanı yöntemleri ve eğitim ile hastalığın önlenmesi sağlanabilecektir. Dünyada yaklaşık 300 milyonun üzerinde taşıyıcı mevcuttur ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 400 binin üzerinde hasta çocuk dünyaya gelmektedir.
Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığının verilerine göre, Akdeniz Anemisi sıklığı ne yazık ki yüksektir. Ülkemizde 5 bin 500 civarında hastamız bulunmaktadır ve bu sayının göçler ve yeni doğumlarla birlikte 7-8 bin civarında olduğunu tahmin etmekteyiz."
FACEBOOK YORUMLAR