"Su konusunda vatandaşın sesini dinledik"
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, esnaf ziyaretinde su bedellerinde yaptıkları indirime ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
22 Temmuz 2020 - 10:48
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, "Pandemiyle birlikte en çok şikayet aldığımız konunun su sorunu olduğunu gördük, çünkü insanların ekonomisi bozuldu. Her 100 TL fatura yaklaşık 80 lira olacak şekilde bir indirim yaptık. Bizim için esas olan vatandaşın memnuniyeti, mağdur olmaması" dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, Soğuksu Caddesi'nde ve Demirtaş Mahallesinde esnaf ziyareti yaptı. Seçer'e, meclisi üyeleri ve muhtarlar da eşlik etti. Seçer, gezinin ardından Demirtaş Mahallesinde bir kahvehanede vatandaşlarla bir araya geldi. Saha gezilerinin sorunları yerinde görme, şikayetleri yerinde dinleme imkanı verdiğini ifade eden Başkan Seçer, "Şehri odamızdan yönetecek olursak bize yanlış bilgiler de gelebilir" dedi.
Başkan Seçer, yanlış yapmamak adına daha çok sokakta, mahallede yurttaşlarla birlikte olmayı tercih ettiğini söyledi.
"ÇOK ONURLU KUTSAL BİR GÖREV"
Mersin'in çok güzel, bereketli bir şehir olduğunu, Türkiye'nin dört bir yanından insanların kendilerine daha iyi bir yaşam sağlamak için Mersin'e geldiğini vurgulayan Seçer, "İnsanlar Mersin huzurlu diye gelmişler. İnsanlığa, insanlara Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımıza bu kadar imkan sunan bu kente de bizim sahip olmamız lazım. Çok önemli ve kutsal bir görev yaptığımızı düşünüyorum. Bu insanları barış, huzur ve kardeşlik içinde tutmak bile, bunu başarabiliyorsanız, çok onurlu bir görev, çok kutsal bir görev" diye konuştu.
"ANKARA'DAN BURAYI GÖRMEK FARKLI İÇİNDE OLMAK FARKLI"
Belediyelerin bir anlamda yurttaşların 'devlet babası' olduğunu kaydeden Seçer, "Biz de bir devlet kurumuyuz. Hatta vatandaşa en yakın devlet kurumuyuz. Salgın döneminde vatandaşa ilk dokunan belediyeler oldu. Mahalleyi, muhtarı, sokağı, hastayı biliyor, hangi evde kim var biliyor. Ankara'dan burayı görmek farklı, içinde olmak farklı. Onun için belediyeler toplum için en önemli kurumlar. Yolunuzu, altyapınızı, kanalizasyonu, içme suyunu, çevre temizliğini, sinekle mücadelesini, ağacınızın bakımını, parkını, oyun parkını yapıyoruz. Sadece bina yaparak, yol yaparak da değil belediyecilik. İnsanla devlet arasında gönül köprüsünü kuruyor. Bu ülkeye bağlılığı, sadakati sağlıyor" ifadelerini kullandı.
"BANA NEDEN OY VERİLDİĞİNİ BİLİYORUM"
Amaçlarının Mersin'e hizmet olduğunu ve gece gündüz çalıştıklarını belirten Seçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İyi niyetle çalışıyoruz. Bazı aksaklılar olur. Bunlar doğaldır. Hepimiz yanlış kararlar alabiliriz. Yanlış uygulamalar yapabiliriz. Bunlar insana mahsus. Ama kötü olmak, kötü niyetli olmak, makamı, imkanı kötü bir amaç için kullanmak, istismar etmek, suistimal etmek, bu başka bir şey. Allah bize böyle bir anlayışı göstermesin. Bizim üzerimize de bu yakışmaz. Ben daha çoğunlukla fakirin fukaranın oyunu aldım.
Yüzde 45 oy aldıysam, bu toplumda bana neden oy verildiğini gayet iyi biliyorum. Kendini daha huzurlu hissedeceğini düşünenler, demokrasi ve hukuk devleti için bizim gibi düşünen insanların yönetimde olmasını arzu edenler, yoksullar, fakire fukaraya, ihtiyaç sahibine göz kulak olur, onlara sahip çıkar, onların sıkıntılı gününde elini tutar diyenler bizlere destek oldu. Bu bilinçle hizmetlerimizi devam ettiriyoruz."
"BİZİM DAHA RAHAT HAREKET ETMEMİZ LAZIM"
Görevde oldukları süre içinde Mersin Büyükşehir Belediyesinde işleri yoluna koyduklarını vurgulayan Başkan Seçer, borçlanma yetkisi tartışmaları ile ilgili şunları söyledi:
"İşler yoluna giriyor. Hizmetler yapılıyor. İmkansızlıkları imkana dönüştürüyoruz. Mali sıkıntılardan da hiç bahsetmiyoruz. Zaman zaman meclis toplantılarında izliyorsunuz, zorlanıyoruz. Bazı karar alma konularında engel de çıkarıldığı oluyor. Oysa bizim daha rahat hareket etmemiz lazım. Bir belediye başkanı kanunlar çerçevesinde, hizmet yapmak için borçlanma ihtiyacı varsa borçlanır. Yoksa bu gemiyi yürütemez. Ama bu geminin karaya oturması için meclisteki matematiksel çoğunluğa güvenip, bizlere engel olmak bu memlekete yapılacak kötülüktür."
"SU KONUSUNDA VATANDAŞIN SESİNİ DİNLEDİK"
Seçer, vatandaşın sesini dinlediklerini vurgulayarak, "Vatandaşımızın yardımımıza ihtiyacı olduğu anda biz yardımına koşarız. Eğer yanlış bir uygulama varsa, vatandaşımız buna itiraz ediyorsa, kendimizi düzeltiriz. Pandemiyle birlikte en çok şikayet aldığımız konunun su faturaları olduğunu gördük. Anlatmaya, izah etmeye gayret ettik. Çok su tüketimi oldu, bunun faturalara yansıması oldu. Baktık ki, sorun devam ediyor, çünkü insanların ekonomisi bozuldu; MESKİ Genel Kurulunda suda yaptığımız indirimlerle her 100 TL fatura yaklaşık 80 lira olacak şekilde bir indirim yaptık. Çünkü bizim için esas olan vatandaşın memnuniyeti, mağdur olmaması" ifadelerini kullandı.
"AYRIM YAPMAK HUKUKEN VE VİCDANEN İNSANLIK SUÇU"
Geçmişten bu yana Mersin'de ihmal edilen mahalleler olduğunu ifade eden Seçer, oy vermedi diye bir mahallenin hizmetten mahrum bırakılmasının hukuken, dinen, vicdanen bir insanlık suçu olduğunu vurguladı. Başkan Seçer, "Biz, bize destek olanları ihya edip hizmeti onlara götürür, diğer tarafta bize oy vermedi diye diğer vatandaşlarımızı mağdur edersek, acımasız davranırsak bu hiç kimsenin vicdanına sığmayacak bir şey olur. Ahlaken de hukuk karşısında da öyle. Her şeyden ödün verebiliriz ama haktan, hukuktan, adaletten asla ödün verilmeyecek. Hakkın, hukukun, adaletin olmadığı yerde hiçbir şeyden bahsedemeyiz" dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer, Soğuksu Caddesi'nde ve Demirtaş Mahallesinde esnaf ziyareti yaptı. Seçer'e, meclisi üyeleri ve muhtarlar da eşlik etti. Seçer, gezinin ardından Demirtaş Mahallesinde bir kahvehanede vatandaşlarla bir araya geldi. Saha gezilerinin sorunları yerinde görme, şikayetleri yerinde dinleme imkanı verdiğini ifade eden Başkan Seçer, "Şehri odamızdan yönetecek olursak bize yanlış bilgiler de gelebilir" dedi.
Başkan Seçer, yanlış yapmamak adına daha çok sokakta, mahallede yurttaşlarla birlikte olmayı tercih ettiğini söyledi.
"ÇOK ONURLU KUTSAL BİR GÖREV"
Mersin'in çok güzel, bereketli bir şehir olduğunu, Türkiye'nin dört bir yanından insanların kendilerine daha iyi bir yaşam sağlamak için Mersin'e geldiğini vurgulayan Seçer, "İnsanlar Mersin huzurlu diye gelmişler. İnsanlığa, insanlara Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımıza bu kadar imkan sunan bu kente de bizim sahip olmamız lazım. Çok önemli ve kutsal bir görev yaptığımızı düşünüyorum. Bu insanları barış, huzur ve kardeşlik içinde tutmak bile, bunu başarabiliyorsanız, çok onurlu bir görev, çok kutsal bir görev" diye konuştu.
"ANKARA'DAN BURAYI GÖRMEK FARKLI İÇİNDE OLMAK FARKLI"
Belediyelerin bir anlamda yurttaşların 'devlet babası' olduğunu kaydeden Seçer, "Biz de bir devlet kurumuyuz. Hatta vatandaşa en yakın devlet kurumuyuz. Salgın döneminde vatandaşa ilk dokunan belediyeler oldu. Mahalleyi, muhtarı, sokağı, hastayı biliyor, hangi evde kim var biliyor. Ankara'dan burayı görmek farklı, içinde olmak farklı. Onun için belediyeler toplum için en önemli kurumlar. Yolunuzu, altyapınızı, kanalizasyonu, içme suyunu, çevre temizliğini, sinekle mücadelesini, ağacınızın bakımını, parkını, oyun parkını yapıyoruz. Sadece bina yaparak, yol yaparak da değil belediyecilik. İnsanla devlet arasında gönül köprüsünü kuruyor. Bu ülkeye bağlılığı, sadakati sağlıyor" ifadelerini kullandı.
"BANA NEDEN OY VERİLDİĞİNİ BİLİYORUM"
Amaçlarının Mersin'e hizmet olduğunu ve gece gündüz çalıştıklarını belirten Seçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İyi niyetle çalışıyoruz. Bazı aksaklılar olur. Bunlar doğaldır. Hepimiz yanlış kararlar alabiliriz. Yanlış uygulamalar yapabiliriz. Bunlar insana mahsus. Ama kötü olmak, kötü niyetli olmak, makamı, imkanı kötü bir amaç için kullanmak, istismar etmek, suistimal etmek, bu başka bir şey. Allah bize böyle bir anlayışı göstermesin. Bizim üzerimize de bu yakışmaz. Ben daha çoğunlukla fakirin fukaranın oyunu aldım.
Yüzde 45 oy aldıysam, bu toplumda bana neden oy verildiğini gayet iyi biliyorum. Kendini daha huzurlu hissedeceğini düşünenler, demokrasi ve hukuk devleti için bizim gibi düşünen insanların yönetimde olmasını arzu edenler, yoksullar, fakire fukaraya, ihtiyaç sahibine göz kulak olur, onlara sahip çıkar, onların sıkıntılı gününde elini tutar diyenler bizlere destek oldu. Bu bilinçle hizmetlerimizi devam ettiriyoruz."
"BİZİM DAHA RAHAT HAREKET ETMEMİZ LAZIM"
Görevde oldukları süre içinde Mersin Büyükşehir Belediyesinde işleri yoluna koyduklarını vurgulayan Başkan Seçer, borçlanma yetkisi tartışmaları ile ilgili şunları söyledi:
"İşler yoluna giriyor. Hizmetler yapılıyor. İmkansızlıkları imkana dönüştürüyoruz. Mali sıkıntılardan da hiç bahsetmiyoruz. Zaman zaman meclis toplantılarında izliyorsunuz, zorlanıyoruz. Bazı karar alma konularında engel de çıkarıldığı oluyor. Oysa bizim daha rahat hareket etmemiz lazım. Bir belediye başkanı kanunlar çerçevesinde, hizmet yapmak için borçlanma ihtiyacı varsa borçlanır. Yoksa bu gemiyi yürütemez. Ama bu geminin karaya oturması için meclisteki matematiksel çoğunluğa güvenip, bizlere engel olmak bu memlekete yapılacak kötülüktür."
"SU KONUSUNDA VATANDAŞIN SESİNİ DİNLEDİK"
Seçer, vatandaşın sesini dinlediklerini vurgulayarak, "Vatandaşımızın yardımımıza ihtiyacı olduğu anda biz yardımına koşarız. Eğer yanlış bir uygulama varsa, vatandaşımız buna itiraz ediyorsa, kendimizi düzeltiriz. Pandemiyle birlikte en çok şikayet aldığımız konunun su faturaları olduğunu gördük. Anlatmaya, izah etmeye gayret ettik. Çok su tüketimi oldu, bunun faturalara yansıması oldu. Baktık ki, sorun devam ediyor, çünkü insanların ekonomisi bozuldu; MESKİ Genel Kurulunda suda yaptığımız indirimlerle her 100 TL fatura yaklaşık 80 lira olacak şekilde bir indirim yaptık. Çünkü bizim için esas olan vatandaşın memnuniyeti, mağdur olmaması" ifadelerini kullandı.
"AYRIM YAPMAK HUKUKEN VE VİCDANEN İNSANLIK SUÇU"
Geçmişten bu yana Mersin'de ihmal edilen mahalleler olduğunu ifade eden Seçer, oy vermedi diye bir mahallenin hizmetten mahrum bırakılmasının hukuken, dinen, vicdanen bir insanlık suçu olduğunu vurguladı. Başkan Seçer, "Biz, bize destek olanları ihya edip hizmeti onlara götürür, diğer tarafta bize oy vermedi diye diğer vatandaşlarımızı mağdur edersek, acımasız davranırsak bu hiç kimsenin vicdanına sığmayacak bir şey olur. Ahlaken de hukuk karşısında da öyle. Her şeyden ödün verebiliriz ama haktan, hukuktan, adaletten asla ödün verilmeyecek. Hakkın, hukukun, adaletin olmadığı yerde hiçbir şeyden bahsedemeyiz" dedi.
FACEBOOK YORUMLAR