"Soma'yı unutmayacağız, unutturmayacağız"
Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Yılmaz, Soma faciasının 6. yılı nedeniyle açıklama yaptı.
13 Mayıs 2020 - 02:23
301 maden emekçisinin Soma A.Ş.'ye ait kömür ocağında çıkan yangında yanarak, boğularak, zehirlenerek ölmesiyle sonuçlanan, Soma faciasının üzerinden 6 yıl geçti.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Yılmaz, Soma nezdinde başta madencilik faaliyetleri olmak üzere tüm sektörlerde yaşanan kazalarda yaşamını yitiren emekçileri bir kez daha saygıyla andı, başta yakınları olmak üzere tüm vatandaşlara bir kez daha başsağlığı diledi.
Altı yıl önce söyledikleri gibi, facianın kendisini de, yitirilen 301 maden emekçisini de unutmayacaklarını, unutturmayacaklarını hatırlatan Yılmaz, “Ne yitirdiğimiz canları unutacağız, ne de ailelerinin yaşadığı acıları ve sosyal dramı. Ne bu facianın sorumlularını unutacağız, ne de Soma’lı emekçileri tekmeleyenleri” diye konuştu.
“KADER OLAMAZ!”
Soma faciasının 6. Yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Yılmaz, “Yaşamı, çalışma ilişkilerini bilim ve aklın yol göstericiliğinde değerlendiren Odamız, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bir kader olmadığını, sorunun ülkemizin sosyo-ekonomik yapısından kaynaklanan yapısal bir sorun olduğunu bilmektedir. Bu facialar, sermayenin aşırı kar hırsı nedeniyle uyguladığı üretim baskısı, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, ilgili yerel ve merkezi kamu otoritelerinin yapısal sorunları çözmekteki başarısızlığı ile sendikasızlaştırma başta olmak üzere sermaye yanlısı hükümet politikaları nedeniyle kaçınılmaz olmaktadır. Bu durum, ülkemizin iş kazaları ve meslek hastalıkları istatistiklerinde de kendini göstermektedir” diye konuştu.
Her yıl 5 Soma faciası kadar canların yitirildiğinin acı bir gerçek olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
“Oysa hayatın merkezinde yer alan madencilik faaliyetlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hükümet politikalarına yansıması halinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük oranda önlenebileceği dünya örneklerinde görülebilmektedir. Zaten iş kazalarının ve meslek hastalıklarının tamamına yakınının önlenebilir nitelikte olduğu konunun uzmanlarınca kabul görmektedir.
Soma faciası da bu önlenebilir kazalardan biridir. Bu yanıyla bir iş cinayetidir. Bu durumun bilinmesine rağmen, o dönem en yetkili ağızlardan “fıtrat” olarak nitelendirilebilmiştir. Ne yazık ki, Soma faciası ne bir ilktir, nede son olacaktır. Soma, Şirvan, Ermenek, Karadon, Elbistan, Kemalpaşa, Dursunbeyli, Gediz, Armutcuk, Kozlu ve adını sayamadığımız birçok faciadan sadece biridir. Geçmişten ders alınabilseydi Soma faciası yaşanmazdı. Soma’dan ders alınabilse gelecekte yaşanacak olası facialar önlenebilir. Ancak bunun için toplumsal yaşamda insana ve emeğe değer veren bir anlayışın egemen olması gereklidir. Oysa siyasal iktidar, bu yaklaşımın tam tersi uygulamalara devam etmektedir. Bu nedenleSoma faciası bir ilk değildir, son da olmayacaktır.
“YAŞANANLAR FITRAT OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ”
İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi konusunda 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, o günün koşullarında olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilecek bir mevzuat iken, siyasal iktidarın bu Kanunun öngördüğü iş güvenliği hükümlerini sürekli olarak esnetmesi sonucunda maalesef amaçlananın çok ötesinde bir sonuç doğurmuştur. Bir kez daha görülmüştür ki, yasalar kadar önemli olan bir başka konu da iktidarın yasalara uyma ve yasaları uygulama konusundaki iradesidir. Bu irade olmadığı takdirde maalesef sonuç değişmemekte, yaşananlar “fitrat” olarak nitelendirilerek toplum aldatılmaya devam etmektedir.
Bizler biliyoruz ki, çalışma yaşamının en temel unsuru insandır. İnsanlığın ortak kazanımı olan insan haklarına ve çalışma haklarına dayalı evrensel kuralların işlemediği, “geri”olarak nitelendirilebilecek böylesi toplumsal koşullar altında iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili maalesef yeni acılar yaşanacaktır.Yalnızca madencilik faaliyetlerinde değil, diğer bir çok alanda ülkenin dört bir köşesinden acı haberler gelmeye devam edecek, birçok emekçinin meslek hastalıklarına yakalanması ve iş kazalarına uğraması sonucunda kalıcı engeller ve ölümler günlük yaşamda sıradanlaşmaktadır/sıradanlaşacaktır. Bu yaşananlar, öznesi bizzat kendimiz, ailemiz yakınlarımız olmadıkça, bir haber, bir istatistiksel veri olarak kalacaktır. Oysa bu faciaları yaşayan özneler acılarıyla, sevinçleriyle ve hayalleriyle birlikte birer insandırlar.
Soma faciasının 6. Yılında, beşi meslektaşımız olmak üzere yitirdiğimiz 301 maden emekçisini, Soma nezdinde başta maden emekçileri olmak üzere yitirdiğimiz tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyor, yakınları ve tüm halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız.”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Yılmaz, Soma nezdinde başta madencilik faaliyetleri olmak üzere tüm sektörlerde yaşanan kazalarda yaşamını yitiren emekçileri bir kez daha saygıyla andı, başta yakınları olmak üzere tüm vatandaşlara bir kez daha başsağlığı diledi.
Altı yıl önce söyledikleri gibi, facianın kendisini de, yitirilen 301 maden emekçisini de unutmayacaklarını, unutturmayacaklarını hatırlatan Yılmaz, “Ne yitirdiğimiz canları unutacağız, ne de ailelerinin yaşadığı acıları ve sosyal dramı. Ne bu facianın sorumlularını unutacağız, ne de Soma’lı emekçileri tekmeleyenleri” diye konuştu.
“KADER OLAMAZ!”
Soma faciasının 6. Yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Yılmaz, “Yaşamı, çalışma ilişkilerini bilim ve aklın yol göstericiliğinde değerlendiren Odamız, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bir kader olmadığını, sorunun ülkemizin sosyo-ekonomik yapısından kaynaklanan yapısal bir sorun olduğunu bilmektedir. Bu facialar, sermayenin aşırı kar hırsı nedeniyle uyguladığı üretim baskısı, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, ilgili yerel ve merkezi kamu otoritelerinin yapısal sorunları çözmekteki başarısızlığı ile sendikasızlaştırma başta olmak üzere sermaye yanlısı hükümet politikaları nedeniyle kaçınılmaz olmaktadır. Bu durum, ülkemizin iş kazaları ve meslek hastalıkları istatistiklerinde de kendini göstermektedir” diye konuştu.
Her yıl 5 Soma faciası kadar canların yitirildiğinin acı bir gerçek olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:
“Oysa hayatın merkezinde yer alan madencilik faaliyetlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerinin hükümet politikalarına yansıması halinde iş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük oranda önlenebileceği dünya örneklerinde görülebilmektedir. Zaten iş kazalarının ve meslek hastalıklarının tamamına yakınının önlenebilir nitelikte olduğu konunun uzmanlarınca kabul görmektedir.
Soma faciası da bu önlenebilir kazalardan biridir. Bu yanıyla bir iş cinayetidir. Bu durumun bilinmesine rağmen, o dönem en yetkili ağızlardan “fıtrat” olarak nitelendirilebilmiştir. Ne yazık ki, Soma faciası ne bir ilktir, nede son olacaktır. Soma, Şirvan, Ermenek, Karadon, Elbistan, Kemalpaşa, Dursunbeyli, Gediz, Armutcuk, Kozlu ve adını sayamadığımız birçok faciadan sadece biridir. Geçmişten ders alınabilseydi Soma faciası yaşanmazdı. Soma’dan ders alınabilse gelecekte yaşanacak olası facialar önlenebilir. Ancak bunun için toplumsal yaşamda insana ve emeğe değer veren bir anlayışın egemen olması gereklidir. Oysa siyasal iktidar, bu yaklaşımın tam tersi uygulamalara devam etmektedir. Bu nedenleSoma faciası bir ilk değildir, son da olmayacaktır.
“YAŞANANLAR FITRAT OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ”
İş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi konusunda 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, o günün koşullarında olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilecek bir mevzuat iken, siyasal iktidarın bu Kanunun öngördüğü iş güvenliği hükümlerini sürekli olarak esnetmesi sonucunda maalesef amaçlananın çok ötesinde bir sonuç doğurmuştur. Bir kez daha görülmüştür ki, yasalar kadar önemli olan bir başka konu da iktidarın yasalara uyma ve yasaları uygulama konusundaki iradesidir. Bu irade olmadığı takdirde maalesef sonuç değişmemekte, yaşananlar “fitrat” olarak nitelendirilerek toplum aldatılmaya devam etmektedir.
Bizler biliyoruz ki, çalışma yaşamının en temel unsuru insandır. İnsanlığın ortak kazanımı olan insan haklarına ve çalışma haklarına dayalı evrensel kuralların işlemediği, “geri”olarak nitelendirilebilecek böylesi toplumsal koşullar altında iş kazası ve meslek hastalığı ile ilgili maalesef yeni acılar yaşanacaktır.Yalnızca madencilik faaliyetlerinde değil, diğer bir çok alanda ülkenin dört bir köşesinden acı haberler gelmeye devam edecek, birçok emekçinin meslek hastalıklarına yakalanması ve iş kazalarına uğraması sonucunda kalıcı engeller ve ölümler günlük yaşamda sıradanlaşmaktadır/sıradanlaşacaktır. Bu yaşananlar, öznesi bizzat kendimiz, ailemiz yakınlarımız olmadıkça, bir haber, bir istatistiksel veri olarak kalacaktır. Oysa bu faciaları yaşayan özneler acılarıyla, sevinçleriyle ve hayalleriyle birlikte birer insandırlar.
Soma faciasının 6. Yılında, beşi meslektaşımız olmak üzere yitirdiğimiz 301 maden emekçisini, Soma nezdinde başta maden emekçileri olmak üzere yitirdiğimiz tüm emekçileri bir kez daha saygıyla anıyor, yakınları ve tüm halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyoruz. Soma’yı unutmayacağız, unutturmayacağız.”
FACEBOOK YORUMLAR