Pandemi süreci örgün eğitimde 'butik sınıf' modeli
Yüz yüze eğitime kademeli olarak dönülecek olması örgün eğitimde nasıl bir modelin uygulanacağı konusunda akıllarda soru işareti bıraktı.
14 Ağustos 2020 - 13:42
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Özlem Arzu Azer, okulların salgına karşı gerekli fiziksel alt yapılarının oluşturulması gerektiğini ifade ederek, " Örgün eğitimde bu süreç 'butik sınıf' modeli ile daha rahat atlatılabilir" dedi.
Milyonlarca öğrenci okulların açılmasını heyecanla beklerken T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Bilim Kurulu tavsiyesiyle alınan kararları açıkladı. Buna göre 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı, 31 Ağustos'ta uzaktan eğitimle başlayacak. Yüz yüze eğitime ise MEB tarafından açıklanacak planlamayla kademeli olarak 21 Eylül'de dönülecek. Pandemiye karşı bu sürecin çok dikkatli değerlendirilmesi gerektiği konusunda uyaran İstanbul Esenyurt Üniversitesi'nden Prof. Dr. Özlem Arzu Azer, örgün eğitime geçilmesi durumunda okulların her türlü riski göz önüne alarak, derslerin nasıl yapılacağı konusunda bir planlama yapması gerektiğini ifade etti. Salgına karşı örgün eğitimde kalabalık olmayan, özellikle uygulamalı derslerin gruplandırıldığı butik sınıf modelinin uygulanmasının uygun olabileceğini belirtti.
Bu süreçte okullara büyük görevler düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Azer, "Üniversite olarak bu konuda çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Öte yandan herkesin bilinçli olması çok önemli. Okulların maske ve dezenfektan sağlaması gerekiyor. Bu kapsamda bilgili olmak ve bu bilgiyi öğrencilere de aktarmak çok önemli. Öğrencilerle zaman zaman online eğitimlerle bu bilinçlendirmeyi gerçekleştiriyoruz. Hocalarımız bu konuda öğrencilere hem pandeminin gelişimi hem de nasıl korunulacağı hakkında bilgiler veriyor. Bu süreci okullarda çok iyi yönetmek gerekiyor. Her türlü riski göz önüne alarak, derslerin nasıl yapılacağı planlanmalı. Örgün eğitime geçildiğinde sınıfların kalabalık olmamasına dikkat edilmeli. Bu kapsamda okullarda butik sınıflar oluşturulmalı. Bu sınıflar da birkaç şubeye ayrılabilir. Uygulamalı sınıflar küçük gruplara ayrılmalı. Bir grup laboratuvarda uygulama yaparken, öğrencilerin bir kısmı da eş zamanlı teori dersi alabilir. Bu eğitimler gruplar arasında dönüşümlü olarak yapılabilir. Bu şekilde olabildiğince çok sayıda öğrencinin bir araya gelmesi engellenebilir. Böyle değişik modeller uygulanarak, bu süreci daha rahat atlatabiliriz" diye konuştu.
"Üniversite olarak hazırlıklarımıza başladık" diyen Azer, " YÖK'ün talimatlarını takip ediyoruz. İlk etapta yüzde 40'lık oranda derslerimizi uzaktan eğitimde nasıl yapacağımızın çalışmasını yaptık. Öte yandan bir de B planımız var. Çünkü pandeminin nasıl ilerleyeceğini şu anda kimse bilmiyor. Salgında ani bir artış olursa bu planı göz önüne almak ve risk planının hazır olması gerekiyor. Bu kapsamda derslerin yüzde 100 uzaktan eğitim olma durumunu düşünerek çalışmalarımıza başladık. Bütün hocalarımıza bu konuda bilgilendirme yaptık. Öte yandan bu sürecin en başında teknolojik yapımızı oluşturup, bir sistem kurmuştuk. Sistemin alt yapısında araştırma görevlilerimiz ve Meslek Yüksekokullarında öğretim görevlilerimiz var. Bunun amacı; hocalarımıza teknik destek vermek. Nitekim çalışmalarımızla pandeminin ilk aşamasına denk gelen eğitim sürecinde sistemi başarıyla yönettik. Okulumuzda yüzde 92 oranında canlı ders gerçekleştirildi "şeklinde konuştu.
Uzaktan eğitimin bazı engelleri olduğunu belirten Azer, "Öğrencilerin derse katılımı ciddi bir sorun. Çünkü öğrenci örgün eğitime alışkın. Örgün eğitimde göz göze temas bile çok önemlidir. Ders anında öğrencinin ruh halini anlarsınız. Tabi bunlar geniş bir zamana yayıldığı için çok rahat yapılıyordu. Uzaktan eğitimde bu durum biraz daha farklı işliyor. Derslere daha çok katılımın olması için bunların da planlamasını yapıyoruz. Tüm okulların bunları gerçekleştirmesi gerekiyor. Teknolojiyi iyi bir şekilde kullanarak bu dönemi uzaktan eğitime öğrencinin daha çok katılım göstereceği bir sürece dönüştürebiliriz" diye konuştu.
Milyonlarca öğrenci okulların açılmasını heyecanla beklerken T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, Bilim Kurulu tavsiyesiyle alınan kararları açıkladı. Buna göre 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı, 31 Ağustos'ta uzaktan eğitimle başlayacak. Yüz yüze eğitime ise MEB tarafından açıklanacak planlamayla kademeli olarak 21 Eylül'de dönülecek. Pandemiye karşı bu sürecin çok dikkatli değerlendirilmesi gerektiği konusunda uyaran İstanbul Esenyurt Üniversitesi'nden Prof. Dr. Özlem Arzu Azer, örgün eğitime geçilmesi durumunda okulların her türlü riski göz önüne alarak, derslerin nasıl yapılacağı konusunda bir planlama yapması gerektiğini ifade etti. Salgına karşı örgün eğitimde kalabalık olmayan, özellikle uygulamalı derslerin gruplandırıldığı butik sınıf modelinin uygulanmasının uygun olabileceğini belirtti.
Bu süreçte okullara büyük görevler düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Azer, "Üniversite olarak bu konuda çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Öte yandan herkesin bilinçli olması çok önemli. Okulların maske ve dezenfektan sağlaması gerekiyor. Bu kapsamda bilgili olmak ve bu bilgiyi öğrencilere de aktarmak çok önemli. Öğrencilerle zaman zaman online eğitimlerle bu bilinçlendirmeyi gerçekleştiriyoruz. Hocalarımız bu konuda öğrencilere hem pandeminin gelişimi hem de nasıl korunulacağı hakkında bilgiler veriyor. Bu süreci okullarda çok iyi yönetmek gerekiyor. Her türlü riski göz önüne alarak, derslerin nasıl yapılacağı planlanmalı. Örgün eğitime geçildiğinde sınıfların kalabalık olmamasına dikkat edilmeli. Bu kapsamda okullarda butik sınıflar oluşturulmalı. Bu sınıflar da birkaç şubeye ayrılabilir. Uygulamalı sınıflar küçük gruplara ayrılmalı. Bir grup laboratuvarda uygulama yaparken, öğrencilerin bir kısmı da eş zamanlı teori dersi alabilir. Bu eğitimler gruplar arasında dönüşümlü olarak yapılabilir. Bu şekilde olabildiğince çok sayıda öğrencinin bir araya gelmesi engellenebilir. Böyle değişik modeller uygulanarak, bu süreci daha rahat atlatabiliriz" diye konuştu.
"Üniversite olarak hazırlıklarımıza başladık" diyen Azer, " YÖK'ün talimatlarını takip ediyoruz. İlk etapta yüzde 40'lık oranda derslerimizi uzaktan eğitimde nasıl yapacağımızın çalışmasını yaptık. Öte yandan bir de B planımız var. Çünkü pandeminin nasıl ilerleyeceğini şu anda kimse bilmiyor. Salgında ani bir artış olursa bu planı göz önüne almak ve risk planının hazır olması gerekiyor. Bu kapsamda derslerin yüzde 100 uzaktan eğitim olma durumunu düşünerek çalışmalarımıza başladık. Bütün hocalarımıza bu konuda bilgilendirme yaptık. Öte yandan bu sürecin en başında teknolojik yapımızı oluşturup, bir sistem kurmuştuk. Sistemin alt yapısında araştırma görevlilerimiz ve Meslek Yüksekokullarında öğretim görevlilerimiz var. Bunun amacı; hocalarımıza teknik destek vermek. Nitekim çalışmalarımızla pandeminin ilk aşamasına denk gelen eğitim sürecinde sistemi başarıyla yönettik. Okulumuzda yüzde 92 oranında canlı ders gerçekleştirildi "şeklinde konuştu.
Uzaktan eğitimin bazı engelleri olduğunu belirten Azer, "Öğrencilerin derse katılımı ciddi bir sorun. Çünkü öğrenci örgün eğitime alışkın. Örgün eğitimde göz göze temas bile çok önemlidir. Ders anında öğrencinin ruh halini anlarsınız. Tabi bunlar geniş bir zamana yayıldığı için çok rahat yapılıyordu. Uzaktan eğitimde bu durum biraz daha farklı işliyor. Derslere daha çok katılımın olması için bunların da planlamasını yapıyoruz. Tüm okulların bunları gerçekleştirmesi gerekiyor. Teknolojiyi iyi bir şekilde kullanarak bu dönemi uzaktan eğitime öğrencinin daha çok katılım göstereceği bir sürece dönüştürebiliriz" diye konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR