Hatay'daki yangında binden fazla arı kovanı yandı
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Ekici, Hatay'da çıkan orman yangınlarında binin üzerinde arı kovanının yandığını belirterek, "Yanan alanlara cam ağaçları yerine bal üretimimizi arttırıcı o bölgede yetişebilecek ballı çiçekli bitki türleri dikmeliyiz" dedi.
18 Ekim 2020 - 15:06
Mehmet Ekici, Hatay'ın Payas ilçesinde birliğe ait arı ürünleri işleme ve bal paketleme tesisinde birliğin çalışmaları, bölgede yaşanan orman yangınlarının arıcılık faaliyetlerine etkileri ve tüketicilere bal alırken dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında bilgiler verdi.
Hatay'da büyük bir orman yangını yaşadıklarını hatırlatan Ekici, "Bu yangının ilk başlangıç noktası bize göre yangın 'Yukarı Karabağ' parkında başlamıştır. Burada orman yangını çıkarsa bu yangını kimlerin çıkarttığı hususunda da bir çağrışım olur diye belirtmek istiyorum. Yangın sönüp külleri ortaya çıktıktan sonra yaptığımız tespitlerde 1000'den fazla kovan arımız yanarak telef oldu. Tabi bu durumun yaşanmasının arıcılarımızdan ve orman teşkilatımızdan kaynaklı çeşitli nedenleri var. Çünkü ülkemizde olduğu gibi Hatay'ımızda da dikili alanlarımız çoğalıyor bunun sonucunda arı kovanı koyacak yerlerimiz azalıyor ve üreticilerimiz ormanın iç kesimlerine doğru sığınmak zorunda kalıyor. Bizim buradan Orman teşkilatından isteğimiz talebimiz orman vasfını yitirmiş alanlara arıcılarımızın kovanlarını koyabilecekleri arı alanları bırakmaları bizim için çok önemlidir. Bu yangından sonra orman anlayışımızın değişmesi gerekir. Örneğin yanan yerlere illaki çam ağacı dikilecek diye diretmememiz gerekir. Akasya, kestane, püren gibi diğer ballı çiçekli bitkiler dikmeliyiz ki hem bunlardan arılarımız faydalansın hem de ormana kereste odun açısından bakmamamız gerekir. Çünkü Akdeniz iklimi ballı bitkilerin ekolojisine uygun bir yapıdadır. Mutlaka bu yanan yerleri zor yanan ve bal veren bitkilerle donatmamız gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Ülke genelindeki bal rekoltesine de değinen Mehmet Ekici, bu yılki çam balında üreticilerin iki sağım yapmaları gerekirken şu ana kadar tek sağım yaptıklarını belirterek, "Çünkü çam ağaçlarına baktığımızda bir gram bal yok. Ülkemizin ortalamasına baktığımızda yaklaşık 35 bin ton civarında kaybımız var. Çiçek balı üretimimiz ise ülkemiz tüketicisine bal ithalatına gerek duymadan yetecek miktarda üretimimiz vardır" diye konuştu.
"Bazı firmaların etiketlerinde 17, 18 hatta 14 liraya paketlenmiş markalı bal fiyatları görüyoruz. Ancak bu fiyata bal olmaz çünkü onlar bal değildir. Ticari anlamda bu işe bakanlar, az miktarda balın içerisine glikoz, invertaz enzimi balımsı maddeler katarak çoğaltıyorlar. Tüketiciye sunulan gerçek balmış gösterilen fiyatlar karşısında gerçek üretim yapan arıcılarımızın onlar karşısında rekabet edemez hale gelerek ekonomik anlamda ağır zararlar vererek eziyor, diğer taraftan ise tüketicilerimiz bal diye onları tüketerek sağlığını bozuyor."
Birlik olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ile gerçekleştirdikleri projeyle 22 sözde bal markası firmalardan aldıkları, bal diye satılan ürünlerin analizlerinin yaptırdıklarında hiçbirinin bal olmadığını tespit ettiklerine dikkat çeken Ekici, "Özellikle tüketicilerimize önerim, ballarını ya tanıdıkları arıcılardan ya da birlik veya kooperatiflerin markalı ürünlerini tercih etmeliler. Türk tüketicisinin de buna dikkat etmesi gerekir" dedi.
Hatay Arı Yetiştiricileri Birliği Kurumsal Danışmanı ve aynı zamanda Hataylı kadın arı yetiştiricileri arasında yer alan Nurcan Özcan ise birlik olarak arıcıların daha verimli üretimi fazla kaliteli balın üretilmesi noktasında proje çalışmaları yaptıklarını belirtti. Özcan, "Arıcılarımız, büyük bir emek vererek ürettikleri ballarını satarken zorlanıyorlar. Bu anlamda bizler, arıcılarımızın bal üretimlerinin yanında ekstra neler üretebilirler, çeşitliliği nasıl arttırabiliriz diye çalışmalarda bulunduk. Özellikle içerisinden geçtiğimiz Covid-19 döneminde pek çok hastada denenmiş bal, arı sütü, propolis, polen çeşitliliğindeki karışımlarının çok faydalı olduğu bilimsel veri ve deneylerle de kanıtlanmış durumda. Bölgemizde ve çevremizde pek çok korona virüs geçirmiş hastalara birliğimiz aracılığı ile bal, polen, arı sütü ve propolis karşımı gönderdik ve bu süreçte kullandılar. Ve takibi yapılan hastaların bu süreci daha sağlıklı atlattıklarını gördük. "Bizler bu anlamda Türkiye'de, bölgemizde arıcıların işini daha profesyonel anlamını fark ederek yaptıkları ürünlerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Pandemi süreci sonrasında polen, propolis, arı sütü üretiminin ülkemizde yaygınlaştırılması için çalışmalar içerisinde olacağız" dedi.
Hatay'da büyük bir orman yangını yaşadıklarını hatırlatan Ekici, "Bu yangının ilk başlangıç noktası bize göre yangın 'Yukarı Karabağ' parkında başlamıştır. Burada orman yangını çıkarsa bu yangını kimlerin çıkarttığı hususunda da bir çağrışım olur diye belirtmek istiyorum. Yangın sönüp külleri ortaya çıktıktan sonra yaptığımız tespitlerde 1000'den fazla kovan arımız yanarak telef oldu. Tabi bu durumun yaşanmasının arıcılarımızdan ve orman teşkilatımızdan kaynaklı çeşitli nedenleri var. Çünkü ülkemizde olduğu gibi Hatay'ımızda da dikili alanlarımız çoğalıyor bunun sonucunda arı kovanı koyacak yerlerimiz azalıyor ve üreticilerimiz ormanın iç kesimlerine doğru sığınmak zorunda kalıyor. Bizim buradan Orman teşkilatından isteğimiz talebimiz orman vasfını yitirmiş alanlara arıcılarımızın kovanlarını koyabilecekleri arı alanları bırakmaları bizim için çok önemlidir. Bu yangından sonra orman anlayışımızın değişmesi gerekir. Örneğin yanan yerlere illaki çam ağacı dikilecek diye diretmememiz gerekir. Akasya, kestane, püren gibi diğer ballı çiçekli bitkiler dikmeliyiz ki hem bunlardan arılarımız faydalansın hem de ormana kereste odun açısından bakmamamız gerekir. Çünkü Akdeniz iklimi ballı bitkilerin ekolojisine uygun bir yapıdadır. Mutlaka bu yanan yerleri zor yanan ve bal veren bitkilerle donatmamız gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Ülke genelindeki bal rekoltesine de değinen Mehmet Ekici, bu yılki çam balında üreticilerin iki sağım yapmaları gerekirken şu ana kadar tek sağım yaptıklarını belirterek, "Çünkü çam ağaçlarına baktığımızda bir gram bal yok. Ülkemizin ortalamasına baktığımızda yaklaşık 35 bin ton civarında kaybımız var. Çiçek balı üretimimiz ise ülkemiz tüketicisine bal ithalatına gerek duymadan yetecek miktarda üretimimiz vardır" diye konuştu.
"Bazı firmaların etiketlerinde 17, 18 hatta 14 liraya paketlenmiş markalı bal fiyatları görüyoruz. Ancak bu fiyata bal olmaz çünkü onlar bal değildir. Ticari anlamda bu işe bakanlar, az miktarda balın içerisine glikoz, invertaz enzimi balımsı maddeler katarak çoğaltıyorlar. Tüketiciye sunulan gerçek balmış gösterilen fiyatlar karşısında gerçek üretim yapan arıcılarımızın onlar karşısında rekabet edemez hale gelerek ekonomik anlamda ağır zararlar vererek eziyor, diğer taraftan ise tüketicilerimiz bal diye onları tüketerek sağlığını bozuyor."
Birlik olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ile gerçekleştirdikleri projeyle 22 sözde bal markası firmalardan aldıkları, bal diye satılan ürünlerin analizlerinin yaptırdıklarında hiçbirinin bal olmadığını tespit ettiklerine dikkat çeken Ekici, "Özellikle tüketicilerimize önerim, ballarını ya tanıdıkları arıcılardan ya da birlik veya kooperatiflerin markalı ürünlerini tercih etmeliler. Türk tüketicisinin de buna dikkat etmesi gerekir" dedi.
Hatay Arı Yetiştiricileri Birliği Kurumsal Danışmanı ve aynı zamanda Hataylı kadın arı yetiştiricileri arasında yer alan Nurcan Özcan ise birlik olarak arıcıların daha verimli üretimi fazla kaliteli balın üretilmesi noktasında proje çalışmaları yaptıklarını belirtti. Özcan, "Arıcılarımız, büyük bir emek vererek ürettikleri ballarını satarken zorlanıyorlar. Bu anlamda bizler, arıcılarımızın bal üretimlerinin yanında ekstra neler üretebilirler, çeşitliliği nasıl arttırabiliriz diye çalışmalarda bulunduk. Özellikle içerisinden geçtiğimiz Covid-19 döneminde pek çok hastada denenmiş bal, arı sütü, propolis, polen çeşitliliğindeki karışımlarının çok faydalı olduğu bilimsel veri ve deneylerle de kanıtlanmış durumda. Bölgemizde ve çevremizde pek çok korona virüs geçirmiş hastalara birliğimiz aracılığı ile bal, polen, arı sütü ve propolis karşımı gönderdik ve bu süreçte kullandılar. Ve takibi yapılan hastaların bu süreci daha sağlıklı atlattıklarını gördük. "Bizler bu anlamda Türkiye'de, bölgemizde arıcıların işini daha profesyonel anlamını fark ederek yaptıkları ürünlerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Pandemi süreci sonrasında polen, propolis, arı sütü üretiminin ülkemizde yaygınlaştırılması için çalışmalar içerisinde olacağız" dedi.
FACEBOOK YORUMLAR