Gebelikte oruç tutmak mümkün mü?
Op. Dr. Meral Sönmezer gebelikte oruç ile ilgili bilgiler verdi.
04 Mayıs 2020 - 13:13
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Meral Sönmezer, “Gebelik döneminde beslenme, bebeğin anne karnındaki gelişimi için oldukça önemlidir. Tek yönlü beslenmeden kaçınılmalı, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerden uygun oranda alınmalıdır. Normal yaşantımızda da dengeli ve sağlıklı beslenmek önemlidir. Ancak gebelik döneminde bütün bu besin maddelerinin ihtiyacı daha da artar. Vitaminler açısından oldukça zengin olan sebze ve meyvelerin günlük düzenli olarak tüketilmesi gereklidir. Ayrıca gebelik döneminde su tüketimi de oldukça önemlidir. Hamilelikte uzun süre aç kalmak vücudumuzu önemli oranda etkilemektedir. Yetersiz kalori alındığında kan şekeri düşer ve kişi kendini halsiz ve yorgun hisseder. Bu durumun uzun sürmesi halinde kısa süreli baygınlıklar görülebilir. Kan şeker seviyesinin düşmesiyle yağ hücrelerinin yıkımı başlar. Bu durum vücutta keton artışına neden olur. Özellikle gebelerde vücutta keton artışının uzun süre devam etmesi bebeğin beyin gelişimini etkileyebilmektedir. Yetersiz beslenme durumlarında annenin kan hacminde de azalma olur. Buna bağlı olarak bebeğe giden kan akımı da azalır. Bu da uzun sürdüğünde bebekte gelişme geriliğine neden olabilmektedir” dedi.
Ramazan ayında aç kalma süresinin sahurdan iftara yaklaşık 16- 17 saat civarında olduğunu ifade eden Dr. Sönmezer, “Bu kadar süre aç kalmanın yanı sıra susuz kalmak da gebeleri olumsuz etkileyebilmektedir. Vücudumuzun 4/3 ünün su olduğunu düşündüğümüzde 17 saat susuz kalmak bizi fazlasıyla etkiler. Anne adayı yeterli su içmediğinde vücut suyunda azalma olmaktadır. Bu da kan hacmini azaltacağından düşük tansiyon ve çarpıntıya neden olabilir. Anne adayının az su tüketmesi amniyon sıvısı dediğimiz bebeğinin anne karnında rahat hareket etmesini sağlayan sıvının da azalmasına neden olabilir. Amnion sıvısının azalması erken doğun açısından risk teşkil etmektedir. Su alımının azalmasının bir diğer etkisi de idrar yoğunluğunun artması ile birlikte idrar yolu enfeksiyonu ihtimalinin artmasıdır. Uzun süre devam eden idrar yolu enfeksiyonları da erken doğuma neden olabilmektedir. Oruç tutmak isteyen gebelerimizin gebelik haftası, gebeliğinin riskli olup olmadığı, anne adayının genel sağlık durumu ve bebeğin genel sağlık durumu oldukça önemlidir. Oruca başlamadan önce gebeliklerini takip eden hekimle mutlaka görüşmeli ve onun önerilerine uymalıdırlar” diye konuştu.
İslamiyetin kolaylık dini olduğunu söyleyen Op. Dr. Meral Sönmezer “Dinimizde zorlama yoktur. Gebelikte oruçla ilgili birçok hadis ve ayet bulunmaktadır. Özellikle gebe ve emzikli kadınlar için oruç ibadetinin ertelenebileceği, daha sonra yerine oruç tutulabileceği bilinmektedir. Bu sebeple kendinizi ve bebeğinizi riske atacağını düşündüğünüz bir durum var ise oruç tutmayı hekiminize danışmanızı şiddetle öneririm. Unutmayalım bebeğinizin sağlığı büyük oranda sizin sağlığınıza bağlıdır. Oruç ibadetinin kutsallığı tartışılmaz. Hekimiyle görüştükten sonra oruç tutmak isteyen gebelerimizin özellikle sahur ve iftar arasında süreyi çok iyi değerlendirmeleri gereklidir. Bir gün boyunca almaları gereken tüm besinleri bu sürede yerine koymaları oldukça önemlidir. İftar açarken aşırı yağlı ve şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır. Günlük almaları gereken süt ve süt ürünleri, yumurta, et, tavuk, balık ve kuru baklagilleri her gün farklı çeşitlerde alarak günlük protein ihtiyacını karşılamalıdırlar. Tatlı isteğini karşılamak için yemekten en az 1 saat sonra, mevsim meyveleri ya da sütlü tatlılar tüketilmelidir. Vücudun bir gün boyunca ihtiyaç duyduğu 2 litre suyu sahur ile iftar arasındaki sürede mutlaka tüketmeleri gereklidir. Her meslektaşım gibi ben de anne adaylarımın inançlarına sonsuz saygı duyuyorum. Bununla beraber hekimliğin gereği olarak önceliğimiz her zaman anne ve bebeğin sağlığı olmalıdır. Dinimiz de bize bu konuda kolaylıklar sağlamıştır. Anne ve bebeğin sağlık durumu değerlendirildikten sonra uygun haftadaki gebelerin oruç tutması uygun bulunabilir. Bu süre zarfında bebeğin ve annenin durumu yakından takip edilmeli ve risk teşkil eden bir durum varsa oruca ara verilmelidir. Sonuç olarak bebeğiniz ve sizin için en doğru olana hekiminizle birlikte karar vermelisiniz. Tüm anne adaylarımıza sağlıklı ve güzel doğumlar diliyorum” açıklamalarında bulundu.
Ramazan ayında aç kalma süresinin sahurdan iftara yaklaşık 16- 17 saat civarında olduğunu ifade eden Dr. Sönmezer, “Bu kadar süre aç kalmanın yanı sıra susuz kalmak da gebeleri olumsuz etkileyebilmektedir. Vücudumuzun 4/3 ünün su olduğunu düşündüğümüzde 17 saat susuz kalmak bizi fazlasıyla etkiler. Anne adayı yeterli su içmediğinde vücut suyunda azalma olmaktadır. Bu da kan hacmini azaltacağından düşük tansiyon ve çarpıntıya neden olabilir. Anne adayının az su tüketmesi amniyon sıvısı dediğimiz bebeğinin anne karnında rahat hareket etmesini sağlayan sıvının da azalmasına neden olabilir. Amnion sıvısının azalması erken doğun açısından risk teşkil etmektedir. Su alımının azalmasının bir diğer etkisi de idrar yoğunluğunun artması ile birlikte idrar yolu enfeksiyonu ihtimalinin artmasıdır. Uzun süre devam eden idrar yolu enfeksiyonları da erken doğuma neden olabilmektedir. Oruç tutmak isteyen gebelerimizin gebelik haftası, gebeliğinin riskli olup olmadığı, anne adayının genel sağlık durumu ve bebeğin genel sağlık durumu oldukça önemlidir. Oruca başlamadan önce gebeliklerini takip eden hekimle mutlaka görüşmeli ve onun önerilerine uymalıdırlar” diye konuştu.
İslamiyetin kolaylık dini olduğunu söyleyen Op. Dr. Meral Sönmezer “Dinimizde zorlama yoktur. Gebelikte oruçla ilgili birçok hadis ve ayet bulunmaktadır. Özellikle gebe ve emzikli kadınlar için oruç ibadetinin ertelenebileceği, daha sonra yerine oruç tutulabileceği bilinmektedir. Bu sebeple kendinizi ve bebeğinizi riske atacağını düşündüğünüz bir durum var ise oruç tutmayı hekiminize danışmanızı şiddetle öneririm. Unutmayalım bebeğinizin sağlığı büyük oranda sizin sağlığınıza bağlıdır. Oruç ibadetinin kutsallığı tartışılmaz. Hekimiyle görüştükten sonra oruç tutmak isteyen gebelerimizin özellikle sahur ve iftar arasında süreyi çok iyi değerlendirmeleri gereklidir. Bir gün boyunca almaları gereken tüm besinleri bu sürede yerine koymaları oldukça önemlidir. İftar açarken aşırı yağlı ve şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır. Günlük almaları gereken süt ve süt ürünleri, yumurta, et, tavuk, balık ve kuru baklagilleri her gün farklı çeşitlerde alarak günlük protein ihtiyacını karşılamalıdırlar. Tatlı isteğini karşılamak için yemekten en az 1 saat sonra, mevsim meyveleri ya da sütlü tatlılar tüketilmelidir. Vücudun bir gün boyunca ihtiyaç duyduğu 2 litre suyu sahur ile iftar arasındaki sürede mutlaka tüketmeleri gereklidir. Her meslektaşım gibi ben de anne adaylarımın inançlarına sonsuz saygı duyuyorum. Bununla beraber hekimliğin gereği olarak önceliğimiz her zaman anne ve bebeğin sağlığı olmalıdır. Dinimiz de bize bu konuda kolaylıklar sağlamıştır. Anne ve bebeğin sağlık durumu değerlendirildikten sonra uygun haftadaki gebelerin oruç tutması uygun bulunabilir. Bu süre zarfında bebeğin ve annenin durumu yakından takip edilmeli ve risk teşkil eden bir durum varsa oruca ara verilmelidir. Sonuç olarak bebeğiniz ve sizin için en doğru olana hekiminizle birlikte karar vermelisiniz. Tüm anne adaylarımıza sağlıklı ve güzel doğumlar diliyorum” açıklamalarında bulundu.
FACEBOOK YORUMLAR