Çayı yemeklerden en az 45 dakika sonra tüketin
Uzmanlar, Türkiye'de en fazla tüketilen içeceklerin başında gelen çayın, yemeklerden hemen sonra tüketilmemesi uyarısında bulundu. Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, çayın yemeklerden en az 45 dakika sonra tüketilmesi gerektiğini belirterek yararları ve zararlarına dikkat çekti.
26 Kasım 2020 - 20:02
Türkiye'de en fazla tüketilen içeceklerin başında gelen çayın, yemeklerden hemen sonra içilmemesi gerektiği belirtildi. Dicle Üniversitesinde görevli diyetisyen Fatih Aslan, Türkiye'de kişi başına ortalama 2 buçuk kilogram çay düştüğünü, bununda günlük 6 gramlık tüketime tekabül ettiğini belirtti. Diyetisyen Aslan, çayın farklı sağlık sorunlarına neden olduğu gibi bazı sağlık sorunlarına da iyi geldiğini ifade etti.
Dünyada yüzde 70 oranında siyah çay tüketildiğini belirten diyetisyen Aslan, "Endonezya, Vietnam, Çin ve Türkiye'de çay üretiminin olduğu ülkelerdir. Türkiye'de ortalama kişi başı 2 buçuk kilogram çay düşüyor ve günlük 6 grama tekabül ediyor. Çay çok tüketilen bir içeceğimizdir. Yapraklarıyla, köküyle, gövdeleriyle her türlü milli içeceğimizde diyebiliriz.
Aslında çayı nasıl tüketmemiz gerekiyor. Yapılan yanlışlarımız var. Türkiye'de çay çok kaynatılmadan, ya da çok yüksek ateşte kaynatılarak zararlı birleşenlere yol açıyor. Kaynamış bir suyla 10 dakika hafif kısık ateşte kaynayacak şekilde çayı demlememiz lazım ki içerisindeki tanender, kafein, antioksidan maddelerin yararını alalım. Yoksa içerisindeki o özütler suya geçmez ve demde pos olarak hepsi dışarı atılır. Bizim ondan faydalanmamız için en az 10 dakika kısık ateşte demlenmesi lazım ve çayın 15 dakika içerisinde tüketilmesi lazım. Bayatlamış bir çayın faydası bize olmaz, zararı olur. Teofilin, antioksidan gibi mineraller var. Mineraller dediğimiz diş çürüklerine, kemik yapısına katılarak bize yardımcı olurlar. Antioksidanlar yemek sindirildikten sonra vücudumuzda serbest radikaller oluşur. Bu serbest radikaller vücudumuza zarar verir. Nasıl zarar verir, hücrelerle, moleküllerle etkileşime girerek onlar tümür dediğimiz zararlı dokular kanser hücrelerini oluşturur aslında. Bu çayda bulunan antioksidan maddeler flavoninler özellikle bunlar serbest maddeler dediğimiz o tümür hücrelerini yok ederler ve kanserin gelişmesini engellerler" dedi.
Yetişkin bir insanın günlük alması gereken kafeinin miktarının 300 miligram olduğunu kaydeden diyetisyen Aslan, "Her bir fincanda 40 miligram kafein içermektedir. Bunları yaklaşık olarak 5, 6 bardakta tüketebiliyoruz. Fazlası bize zarar veriyor. Kalp hastalarının az tüketmesi gerekiyor, yemeklerle beraber tükettiğimiz zaman bu antioksidan maddeleri almıyoruz ve yemekte bulunan proteinleri, karbonhidratları, yağların emilmesini de engelleyebiliyor. Özellikle vitamin, mineral eksikliği olanlarda, kalsiyum, demir eksikliği olanlarda bu emilimleri azaltıyor. Hamile kadınlar, özellikle adet kanaması geçiren bayan arkadaşlarımız bunlardan uzak durması gerek. Günlük miktarını aşmaması gerekiyor. Özellikle yemekten yarım saat, 45 dakika sonra tüketilmesini istiyoruz. C vitaminiyle beraber tüketildiği zaman, özellikle limon sıkılarak tüketildiği zaman demir emilimini de artırıyor. Çayın şu özelliği de var. Kafein almamız gereken bir madde. Metabolizmayı hızlandırır. Aslında yağ yakımını sağlar. Aldığımız enerjiyi yakmamıza neden olur. Kafein almadığımız zaman, siyah çay tüketimi az olan kişilerde bu biraz daha düşüktür ve kilo artışına neden olabiliyor. Ama sürekli düzenli çay içen biri, günde 5,6 bardak siyah çay tüketen biri çok koyu olmayacak bir şekilde, kilo kontrolünü sağlar" şeklinde konuştu.
Çayın kültürlerinin önemli bir parçası olduğunu kaydeden vatandaşlardan Ahmed Serhad Ataoğlu, "Çaya karşı aşırı derecede bağımlıyız. Yemeklerde ve kahvaltıda çokça çay tüketiyoruz. Toplum olarak yemeklerden hemen sonra çayı tüketiyoruz. Yemeği sindirmeden, özellikle çayın yemeği sindirici bir özelliği olduğu söyleniyor. Biz toplum olarak çayı, kahveyi ve kafein içeren diğer içecekleri çok fazla tüketiyoruz. Aslında bilinçsiz bir tüketiciyiz" diye konuştu.
Dünyada yüzde 70 oranında siyah çay tüketildiğini belirten diyetisyen Aslan, "Endonezya, Vietnam, Çin ve Türkiye'de çay üretiminin olduğu ülkelerdir. Türkiye'de ortalama kişi başı 2 buçuk kilogram çay düşüyor ve günlük 6 grama tekabül ediyor. Çay çok tüketilen bir içeceğimizdir. Yapraklarıyla, köküyle, gövdeleriyle her türlü milli içeceğimizde diyebiliriz.
Aslında çayı nasıl tüketmemiz gerekiyor. Yapılan yanlışlarımız var. Türkiye'de çay çok kaynatılmadan, ya da çok yüksek ateşte kaynatılarak zararlı birleşenlere yol açıyor. Kaynamış bir suyla 10 dakika hafif kısık ateşte kaynayacak şekilde çayı demlememiz lazım ki içerisindeki tanender, kafein, antioksidan maddelerin yararını alalım. Yoksa içerisindeki o özütler suya geçmez ve demde pos olarak hepsi dışarı atılır. Bizim ondan faydalanmamız için en az 10 dakika kısık ateşte demlenmesi lazım ve çayın 15 dakika içerisinde tüketilmesi lazım. Bayatlamış bir çayın faydası bize olmaz, zararı olur. Teofilin, antioksidan gibi mineraller var. Mineraller dediğimiz diş çürüklerine, kemik yapısına katılarak bize yardımcı olurlar. Antioksidanlar yemek sindirildikten sonra vücudumuzda serbest radikaller oluşur. Bu serbest radikaller vücudumuza zarar verir. Nasıl zarar verir, hücrelerle, moleküllerle etkileşime girerek onlar tümür dediğimiz zararlı dokular kanser hücrelerini oluşturur aslında. Bu çayda bulunan antioksidan maddeler flavoninler özellikle bunlar serbest maddeler dediğimiz o tümür hücrelerini yok ederler ve kanserin gelişmesini engellerler" dedi.
Yetişkin bir insanın günlük alması gereken kafeinin miktarının 300 miligram olduğunu kaydeden diyetisyen Aslan, "Her bir fincanda 40 miligram kafein içermektedir. Bunları yaklaşık olarak 5, 6 bardakta tüketebiliyoruz. Fazlası bize zarar veriyor. Kalp hastalarının az tüketmesi gerekiyor, yemeklerle beraber tükettiğimiz zaman bu antioksidan maddeleri almıyoruz ve yemekte bulunan proteinleri, karbonhidratları, yağların emilmesini de engelleyebiliyor. Özellikle vitamin, mineral eksikliği olanlarda, kalsiyum, demir eksikliği olanlarda bu emilimleri azaltıyor. Hamile kadınlar, özellikle adet kanaması geçiren bayan arkadaşlarımız bunlardan uzak durması gerek. Günlük miktarını aşmaması gerekiyor. Özellikle yemekten yarım saat, 45 dakika sonra tüketilmesini istiyoruz. C vitaminiyle beraber tüketildiği zaman, özellikle limon sıkılarak tüketildiği zaman demir emilimini de artırıyor. Çayın şu özelliği de var. Kafein almamız gereken bir madde. Metabolizmayı hızlandırır. Aslında yağ yakımını sağlar. Aldığımız enerjiyi yakmamıza neden olur. Kafein almadığımız zaman, siyah çay tüketimi az olan kişilerde bu biraz daha düşüktür ve kilo artışına neden olabiliyor. Ama sürekli düzenli çay içen biri, günde 5,6 bardak siyah çay tüketen biri çok koyu olmayacak bir şekilde, kilo kontrolünü sağlar" şeklinde konuştu.
Çayın kültürlerinin önemli bir parçası olduğunu kaydeden vatandaşlardan Ahmed Serhad Ataoğlu, "Çaya karşı aşırı derecede bağımlıyız. Yemeklerde ve kahvaltıda çokça çay tüketiyoruz. Toplum olarak yemeklerden hemen sonra çayı tüketiyoruz. Yemeği sindirmeden, özellikle çayın yemeği sindirici bir özelliği olduğu söyleniyor. Biz toplum olarak çayı, kahveyi ve kafein içeren diğer içecekleri çok fazla tüketiyoruz. Aslında bilinçsiz bir tüketiciyiz" diye konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR