Depremin acı hikayeleri çıkmaya devam ediyor
Kahramanmaraş merkezli depremlerde depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay'da, ilk anda ailesine telefonla ulaşamayınca iş yerinden 15 kilometre uzaklıktaki evine koşarak giden...
Kahramanmaraş merkezli depremlerde depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay'da, ilk anda ailesine telefonla ulaşamayınca iş yerinden 15 kilometre uzaklıktaki evine koşarak giden Gökhan Habiboğlu, annesini olay yerinde babasını da hastanede hayatını kaybetti.
Kahramanmaraş'ta merkezli ilk deprem Hatay'da binlerce can kaybına neden oldu. Merkez Antakya ilçesi Armutlu Mahallesi'nde ikamet eden fırıncı ustası Gökhan Habiboğlu'da iş yerinde depremi yaşadı. Fırının üst katındaki daireler, fırındaki işçilerin çıkmasıyla yerle bir oldu. O anda sadece ailesi aklına gelen Habiboğlu, telefonla ulaşmayınca iş yerinden 15 kilometre uzaklıktaki evine koşarak gitti. Koşarken eşine ulaşıp iyi olduğunu öğrenen Habiboğlu, bir başka mahallede oturan anne ve babasına yöneldi. Habiboğlu, ailesinin evine vardığında annesinin vefat ettiğini babasının ise hastaneye götürüldüğünü öğrendi.
Yaşadıklarını anlatan Gökhan Habiboğlu, ''4.17'de deprem oldu zaten, ben çalışıyordum iş yerindeydim, ailem evde tek başınaydı. İş yerinden kendimizi zor attık. 15 kilometre mesafe vardı ev ile iş yeri arasında. Oradan koşarak geldim yani 10-12 kilometre koştum onları kurtarabilmek için, telefonlar zaten çekmiyordu bir türlü ulaşamıyordum aileme. İşte bir Armutlu 'ya kadar yetiştim Yolda eşim bana ulaştı 'iyiyiz' dedi. Yanına gitmeye gerek duymadım yani o anda anneme bakayım dedim. Sümerlere doğru gittim orada da 3 kilometre daha koştum. Yetiştiğimde annem yerde vefat etmişti babam da orada değildi arkadaşlar hastaneye götürmüşler. Hastane hastane gezdik bir türlü bulamadım hepsi yıkılmıştı. Sonra işte ben babamı teslim aldım arkadaşlardan araştırma hastanesine götüreyim dedim yani 30 kilometrelik yolu 6 saatte gidebildikdedi.
Babası da hastanede vefat etti
Heryerin kilit durumda olduğunu aktaran Habiboğlu, Zaten hastane, yani cehennem derler ya onun gibi bir yer. Herkes kanlar içinde yerde yatıyor. Babama da ilk müdahale ettiler ama yatması gerekiyordu hastanede yatıramadılar, çıkmak zorunda kaldık oradan 3-4 gün babamla beraber biz arabada kaldık. Sonra 5 litre mazot bulabildim bir yerden Samandağ Devlet Hastanesi'ne götürdüm.Babama 'amca senin bir şeyin yok' dediler. Eli yaralıydı çünkü görmemişlerdi daha. O halini elini açtıkları gibi işte orada bana doktor 'her şeye hazırlıklı ol elini kesebiliriz' dediler. Bizi Adana'ya sevk etti. Adana Seyhan Devlet Hastanesine gittik orada da müdahale edemiyoruz dediler. Mikro cerrahi lazım dediler. Ortadoğu Hastanesine gönderdiler orada da ameliyat ettiler. İyiydi babam yani gülüyordu iyileşeceğim diyordu birden bire fenalaştı nefesi kesildi, doktorlar müdahale etti, Allah var yani 1,5 saat kadar müdahale ettiler çıktılar 'başın sağolsun' dediler. Tek tesellimiz mezarları var en azından, çıkartabildik mezarlarını yaptım yani şimdi bir Fatiha okuyabileceğim mezarları var, bir sürü akrabayı bir sürü dostu arkadaşı kaybettik. Evlerimiz gitti işte böyle konteynerde yaşıyoruz çadırdaydık önce bugün bizi konteynere taşıdılardiye konuştu.